ABD Merkez Bankası’nın niceliksel sıkılaştırma (QT) kararını sona erdirmesi, piyasalarda politika değişikliği hakkında geniş çapta tartışmalara yol açtı, ancak yatırımcıların bu adımı yeni bir gevşeme döngüsünün başlangıcı olarak görmemesi gerekebilir.
Morgan Stanley raporuna göre, ABD Merkez Bankası son toplantısında 12 Aralık’ta niceliksel sıkılaştırmayı sona erdireceğini açıkladı. Bu adım, bankanın önceki beklentilerinden yaklaşık altı ay daha erken gerçekleşti. Ancak, temel mekanizması piyasanın beklediği gibi “büyük para basma” değil.
Spesifik olarak, ABD Merkez Bankası devlet tahvili varlıklarını azaltmayı durduracak, ancak aylık yaklaşık 150 milyar dolar tutarında ipotek destekli menkul kıymetler (MBS) vadesi dolup bilanço dışına çıkmaya devam edecek. Aynı zamanda, bu MBS’lerin yerine karşılık olarak kısa vadeli devlet tahvilleri (T-bills) satın alacak.
Bu işlemin özü, varlık takasıdır, yeni rezervler eklenmesi değildir. Morgan Stanley kıdemli küresel ekonomisti Seth B Carpenter raporda, bu işlemin temel amacının bilanço yapısının “kapsamını” değiştirmek olduğunu, “ölçeğini” genişletmek olmadığını vurguladı. Piyasa ile MBS’lerin vadeleri ve convexliği gibi riskleri serbest bırakırken, kısa vadeli tahviller satın alarak, ABD Merkez Bankası finansal koşulları esasen gevşetmiş sayılmaz.
QT’nin sona ermesi QE’nin yeniden başlatılması anlamına gelmez
Piyasa, bu işlemi ve niceliksel genişlemenin (QE) temel farkını net bir şekilde ayırt etmelidir. QE, finansal sisteme likidite enjekte etmek amacıyla büyük ölçekli varlık alımları yaparak uzun vadeli faizleri düşürmeyi ve finansal ortamı gevşetmeyi amaçlar. Oysa, şu anki ABD Merkez Bankası planı, sadece varlık portföyünde ayarlamalar yapmaktır.
Rapora göre, ABD Merkez Bankası’nın kısa vadeli tahvilleri, vadesi dolan MBS’lerle takas etmesi, bir “menkul kıymet takası” olup, bankacılık sisteminde rezervleri artırmaz. Bu nedenle, bunun QE’nin yeniden başlatılması olarak yorumlanması yanlış olur.
Morgan Stanley, ABD Merkez Bankası’nın QT’yi erken sona erdirme kararıyla ilgili piyasanın yüksek ilgisini çekmesine rağmen, doğrudan etkisinin sınırlı olabileceğini düşünüyor. Örneğin, devlet tahvillerinde, aylık 50 milyar dolar tutarında azaltmanın altı ay erken durdurulması toplamda sadece 300 milyar dolar fark yaratır; bu, ABD Merkez Bankası’nın büyük portföyü ve piyasa genelinde çok küçük bir ölçüdür.
Gelecekte bilanço genişlemesi de “para basmak” anlamına gelmez: Sadece nakit ihtiyacını karşılamak için
Peki, ABD Merkez Bankası’nın bilançosu ne zaman tekrar genişleyecek? Rapor, ciddi bir durgunluk veya finansal piyasa krizi gibi aşırı durumlar dışında, bir sonraki bilanço genişlemesinin “tekniksel” bir nedene dayanacağını öngörüyor: gerçek para (nakit) artışını karşılamak.
Bankalar ATM’lerine nakit eklemek gerektiğinde, ABD Merkez Bankası bankalara banknot sağlar ve karşılığında bankanın Merkez Bankası’ndaki rezerv hesabını azaltır. Bu durumda, dolaşımdaki nakit artışı, bankaların rezervlerini doğal olarak tüketir. Morgan Stanley, önümüzdeki yıl boyunca, rezerv seviyelerini korumak amacıyla, ABD Merkez Bankası’nın devlet tahvili satın almaya başlayacağını tahmin ediyor. Bu alımlar, aylık 150 milyar dolar tutarındaki MBS yerine, nakit artışını dengelemek için ek olarak 100-150 milyar dolar tutarında devlet tahvili alımını içerecek.
Rapora göre, bu tahvil alımlarının amacı sadece “rezervlerin düşmesini önlemek” olup, “rezervleri artırmak” değildir; bu nedenle, piyasa tarafından aşırı bir para politikası gevşemesi sinyali olarak algılanmamalıdır.
Gerçek anahtar: Hazine’nin borçlanma stratejisi
Morgan Stanley, varlık piyasaları açısından asıl odak noktasının ABD Merkez Bankası’ndan çok, ABD Hazine Bakanlığı olduğunu düşünüyor.
Raporda, Hazine’nin piyasaya ne kadar uzun vadeli risk taşıyacak tahvil ihraç edeceğine karar verenin esas rolü oynadığı belirtiliyor. ABD Merkez Bankası’nın azaltılan devlet tahvilleri, sonunda Hazine’nin yeni tahvil ihracıyla piyasaya geri döner. Ayrıca, Hazine’nin son zamanlarda kısa vadeli tahvil ihraçlarını artırma eğiliminde olduğu belirtiliyor. ABD Merkez Bankası’nın kısa vadeli tahvil alımları, Hazine’nin daha fazla kısa vadeli tahvil ihraç etmesine olanak sağlayabilir, ancak bu tamamen Hazine’nin nihai kararına bağlıdır.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Moody's: Federal Reserve'ın QT'yi sona erdirmesi QE'yi yeniden başlatmak anlamına gelmez, Hazine Bakanlığı'nın borçlanma stratejisi anahtar noktadır
Yazı: Long Yue
Kaynak: Wall Street Journal
ABD Merkez Bankası’nın niceliksel sıkılaştırma (QT) kararını sona erdirmesi, piyasalarda politika değişikliği hakkında geniş çapta tartışmalara yol açtı, ancak yatırımcıların bu adımı yeni bir gevşeme döngüsünün başlangıcı olarak görmemesi gerekebilir.
Morgan Stanley raporuna göre, ABD Merkez Bankası son toplantısında 12 Aralık’ta niceliksel sıkılaştırmayı sona erdireceğini açıkladı. Bu adım, bankanın önceki beklentilerinden yaklaşık altı ay daha erken gerçekleşti. Ancak, temel mekanizması piyasanın beklediği gibi “büyük para basma” değil.
Spesifik olarak, ABD Merkez Bankası devlet tahvili varlıklarını azaltmayı durduracak, ancak aylık yaklaşık 150 milyar dolar tutarında ipotek destekli menkul kıymetler (MBS) vadesi dolup bilanço dışına çıkmaya devam edecek. Aynı zamanda, bu MBS’lerin yerine karşılık olarak kısa vadeli devlet tahvilleri (T-bills) satın alacak.
Bu işlemin özü, varlık takasıdır, yeni rezervler eklenmesi değildir. Morgan Stanley kıdemli küresel ekonomisti Seth B Carpenter raporda, bu işlemin temel amacının bilanço yapısının “kapsamını” değiştirmek olduğunu, “ölçeğini” genişletmek olmadığını vurguladı. Piyasa ile MBS’lerin vadeleri ve convexliği gibi riskleri serbest bırakırken, kısa vadeli tahviller satın alarak, ABD Merkez Bankası finansal koşulları esasen gevşetmiş sayılmaz.
QT’nin sona ermesi QE’nin yeniden başlatılması anlamına gelmez
Piyasa, bu işlemi ve niceliksel genişlemenin (QE) temel farkını net bir şekilde ayırt etmelidir. QE, finansal sisteme likidite enjekte etmek amacıyla büyük ölçekli varlık alımları yaparak uzun vadeli faizleri düşürmeyi ve finansal ortamı gevşetmeyi amaçlar. Oysa, şu anki ABD Merkez Bankası planı, sadece varlık portföyünde ayarlamalar yapmaktır.
Rapora göre, ABD Merkez Bankası’nın kısa vadeli tahvilleri, vadesi dolan MBS’lerle takas etmesi, bir “menkul kıymet takası” olup, bankacılık sisteminde rezervleri artırmaz. Bu nedenle, bunun QE’nin yeniden başlatılması olarak yorumlanması yanlış olur.
Morgan Stanley, ABD Merkez Bankası’nın QT’yi erken sona erdirme kararıyla ilgili piyasanın yüksek ilgisini çekmesine rağmen, doğrudan etkisinin sınırlı olabileceğini düşünüyor. Örneğin, devlet tahvillerinde, aylık 50 milyar dolar tutarında azaltmanın altı ay erken durdurulması toplamda sadece 300 milyar dolar fark yaratır; bu, ABD Merkez Bankası’nın büyük portföyü ve piyasa genelinde çok küçük bir ölçüdür.
Gelecekte bilanço genişlemesi de “para basmak” anlamına gelmez: Sadece nakit ihtiyacını karşılamak için
Peki, ABD Merkez Bankası’nın bilançosu ne zaman tekrar genişleyecek? Rapor, ciddi bir durgunluk veya finansal piyasa krizi gibi aşırı durumlar dışında, bir sonraki bilanço genişlemesinin “tekniksel” bir nedene dayanacağını öngörüyor: gerçek para (nakit) artışını karşılamak.
Bankalar ATM’lerine nakit eklemek gerektiğinde, ABD Merkez Bankası bankalara banknot sağlar ve karşılığında bankanın Merkez Bankası’ndaki rezerv hesabını azaltır. Bu durumda, dolaşımdaki nakit artışı, bankaların rezervlerini doğal olarak tüketir. Morgan Stanley, önümüzdeki yıl boyunca, rezerv seviyelerini korumak amacıyla, ABD Merkez Bankası’nın devlet tahvili satın almaya başlayacağını tahmin ediyor. Bu alımlar, aylık 150 milyar dolar tutarındaki MBS yerine, nakit artışını dengelemek için ek olarak 100-150 milyar dolar tutarında devlet tahvili alımını içerecek.
Rapora göre, bu tahvil alımlarının amacı sadece “rezervlerin düşmesini önlemek” olup, “rezervleri artırmak” değildir; bu nedenle, piyasa tarafından aşırı bir para politikası gevşemesi sinyali olarak algılanmamalıdır.
Gerçek anahtar: Hazine’nin borçlanma stratejisi
Morgan Stanley, varlık piyasaları açısından asıl odak noktasının ABD Merkez Bankası’ndan çok, ABD Hazine Bakanlığı olduğunu düşünüyor.
Raporda, Hazine’nin piyasaya ne kadar uzun vadeli risk taşıyacak tahvil ihraç edeceğine karar verenin esas rolü oynadığı belirtiliyor. ABD Merkez Bankası’nın azaltılan devlet tahvilleri, sonunda Hazine’nin yeni tahvil ihracıyla piyasaya geri döner. Ayrıca, Hazine’nin son zamanlarda kısa vadeli tahvil ihraçlarını artırma eğiliminde olduğu belirtiliyor. ABD Merkez Bankası’nın kısa vadeli tahvil alımları, Hazine’nin daha fazla kısa vadeli tahvil ihraç etmesine olanak sağlayabilir, ancak bu tamamen Hazine’nin nihai kararına bağlıdır.