#美国ADP就业数据表现超出市场预期 💥 yükseliş ve düşüşü doğru tahmin edebiliyorsun, peki neden hesabın hala küçülüyor?
İşte içi acıtan bir gerçek: %90 kayıp yaşayanlar yanlış yön tahmini yüzünden değil, bu üç şey yüzünden ölüyorlar. Bugün detaylı anlatıyorum, anlayanlar on yıl eğitim masrafından tasarruf eder.
İlk soruyu sana soruyorum—hesap yarı yarıya kaybettikten sonra, geri kazanmak için ne kadar yükselmen gerekir? Birçok kişi içgüdüsel olarak "yüzde 50" der. Yanlış, cevap ikiye katlamak, tam anlamıyla %100. İşte faizin geri tepmesi: aşağı kaymak hızlanmak, yukarı tırmanmak ise zorlamak. %70 kayıp mı? Başlangıca dönmek için %233 yükselmen gerek. Bu sayı insanı umutsuzluğa sürükler.
Bu yüzden o eski söz bir motivasyon değil—"İlk kural: Para kaybetme. İkinci kural: İlkini daima hatırla." Bu, Buffett’in hayatta kalma kuralıdır. Bu piyasada ayakta kalmak, kendini kanıtlamaktan bin kat daha önemli. Formülü ezberlemek şart değil, bir şey bilmek yeter: Her kayıp, kendine tuzak kurmaktır; çıkmak ise iki kat güç ister.
Daha da acı bir gerçek—sürekli zarar etmek şans değil. Diyelim ki sisteminizin kazanma oranı %50 (ki bu zaten iyi), her sefer riskinizi %1 ile kontrol ediyorsunuz. Ardından, ardışık 6 kayıp olasılığı ne kadar büyük? %1.56. Çok küçük gibi mi geliyor? Hesapla, yaklaşık 64 işlemde bir kez rastgele kayıp yaşarsın. Bu bir hata değil, olasılıkların normal durumu.
Sorun şu: Çoğu kişi üçlü kayıptan sonra panik yapar, ya sistemi sorgular ya da geri dönüş umuduyla her şeyi yatırır. Sonuç? Başlangıçta %1 olan küçük yara, aniden %30 ölümcül yara olur. Doğru yaklaşım iki kelimedir: Pes etmek. Sürekli kayıplarda pozisyonu küçült veya dur, mermiyi biraz dinlenmeye bırak. İşlem maraton gibidir, 100 metre koşusu değil.
Son bir yanlış anlaşılma—başarı oranına körü körüne inanma. Çok kişi büyük paralar verip kurs alır, göstergeler yığar, hep "daima doğru" sinyal arar. Uyanın, öyle bir şey yok. Gerçek para kazandıran sistemin tek kriteri: Uzun vadede her işlem ortalama kar mı zarar mı getiriyor?
Bir formül var: İşlem Avantajı = [Kâr/Zarar Oranı + 1] × Kazanma Oranı – 1. Yani, her sefer doğru tahmin etmen gerekmez, yeter ki kazandığında yeterince kazan, kaybettiğinde ise hızla durdur, hesabın yukarı doğru gider. Kazanma oranı %40 olsa bile kazanabilirsin, önemli olan kâr-zarar oranını nasıl ayarladığın.
Sonuç olarak, bu işte önemli olan piyasa ile zeka savaşmak değil, kendi açgözlülüğün, korkuların ve şans oyunlarına olan inancınla savaşmaktır. Bu üçüyle anlayan, gerçekten bu işe girişmiş sayılır.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
12 Likes
Reward
12
5
Repost
Share
Comment
0/400
TokenToaster
· 21h ago
Bu kadar durmak mı? Biraz cesaret olsaydı, tasarruf patlamazdı.
View OriginalReply0
ColdWalletGuardian
· 21h ago
Bu gerçekten değerli öngörüler, birini destekle.
View OriginalReply0
GateUser-ccc36bc5
· 21h ago
Anlamı şu ki, küçük bahisler eğlence içindir.
View OriginalReply0
ShitcoinConnoisseur
· 21h ago
Kayıpları korkunç olanlar artık konuşmaya cesaret edemiyor.
#美国ADP就业数据表现超出市场预期 💥 yükseliş ve düşüşü doğru tahmin edebiliyorsun, peki neden hesabın hala küçülüyor?
İşte içi acıtan bir gerçek: %90 kayıp yaşayanlar yanlış yön tahmini yüzünden değil, bu üç şey yüzünden ölüyorlar. Bugün detaylı anlatıyorum, anlayanlar on yıl eğitim masrafından tasarruf eder.
İlk soruyu sana soruyorum—hesap yarı yarıya kaybettikten sonra, geri kazanmak için ne kadar yükselmen gerekir?
Birçok kişi içgüdüsel olarak "yüzde 50" der. Yanlış, cevap ikiye katlamak, tam anlamıyla %100. İşte faizin geri tepmesi: aşağı kaymak hızlanmak, yukarı tırmanmak ise zorlamak. %70 kayıp mı? Başlangıca dönmek için %233 yükselmen gerek. Bu sayı insanı umutsuzluğa sürükler.
Bu yüzden o eski söz bir motivasyon değil—"İlk kural: Para kaybetme. İkinci kural: İlkini daima hatırla." Bu, Buffett’in hayatta kalma kuralıdır. Bu piyasada ayakta kalmak, kendini kanıtlamaktan bin kat daha önemli. Formülü ezberlemek şart değil, bir şey bilmek yeter: Her kayıp, kendine tuzak kurmaktır; çıkmak ise iki kat güç ister.
Daha da acı bir gerçek—sürekli zarar etmek şans değil.
Diyelim ki sisteminizin kazanma oranı %50 (ki bu zaten iyi), her sefer riskinizi %1 ile kontrol ediyorsunuz. Ardından, ardışık 6 kayıp olasılığı ne kadar büyük? %1.56. Çok küçük gibi mi geliyor? Hesapla, yaklaşık 64 işlemde bir kez rastgele kayıp yaşarsın. Bu bir hata değil, olasılıkların normal durumu.
Sorun şu: Çoğu kişi üçlü kayıptan sonra panik yapar, ya sistemi sorgular ya da geri dönüş umuduyla her şeyi yatırır. Sonuç? Başlangıçta %1 olan küçük yara, aniden %30 ölümcül yara olur. Doğru yaklaşım iki kelimedir: Pes etmek. Sürekli kayıplarda pozisyonu küçült veya dur, mermiyi biraz dinlenmeye bırak. İşlem maraton gibidir, 100 metre koşusu değil.
Son bir yanlış anlaşılma—başarı oranına körü körüne inanma.
Çok kişi büyük paralar verip kurs alır, göstergeler yığar, hep "daima doğru" sinyal arar. Uyanın, öyle bir şey yok. Gerçek para kazandıran sistemin tek kriteri: Uzun vadede her işlem ortalama kar mı zarar mı getiriyor?
Bir formül var: İşlem Avantajı = [Kâr/Zarar Oranı + 1] × Kazanma Oranı – 1. Yani, her sefer doğru tahmin etmen gerekmez, yeter ki kazandığında yeterince kazan, kaybettiğinde ise hızla durdur, hesabın yukarı doğru gider. Kazanma oranı %40 olsa bile kazanabilirsin, önemli olan kâr-zarar oranını nasıl ayarladığın.
Sonuç olarak, bu işte önemli olan piyasa ile zeka savaşmak değil, kendi açgözlülüğün, korkuların ve şans oyunlarına olan inancınla savaşmaktır. Bu üçüyle anlayan, gerçekten bu işe girişmiş sayılır.